TARIK TUFAN - HAYAL MEYAL KİTABI YORUMU

 "Çetin geçen bir kış mevsiminin ardından bir daha hayata dönememiş bitkiler gibi hissediyorum kendimi."
TARIK TUFAN - HAYAL MEYAL KİTAP ALINTILARI

Tarık Tufan'dan okuduğum ikinci kitap.
Daha önce "Beni Onlara Verme" isimli öykü kitabını okumuş ve çok beğenmiştim.
Bu kitabı da Tüyap kitap fuarından almıştım.

Hemen yorumuma geçiyorum;
Kitap bir hastane odasında başlıyor. Ana karakterimiz, kanserin hemen hemen bütün bedenini işgal ettiğini öğreniyor. Doktor "Umut her zaman vardır" dese de, o teslim olmaya kararlı. Bu lafları çok duyduk diyerek hastalığa teslim olduğunu söylüyor ve yineliyor: Ölüyorum!

Kendiyle yüzleşince tüm dünyaya haykırmak istiyor öleceğini. Tanımadığı insanları çevirip "Bak ben ölüyorum" demek istiyor. Bunu yapamayınca kaleme sarılıyor, kalem, dostu oluyor ve anlatmaya başlıyor hikayesini.

Nişanlısını anlatıyor önce, İlknur'u.. İlknur'u neden terk ettiğini, sonra mahallelinin kendine nasıl davrandığını.. Sonra çocukluğundan beri yaşadığı semti terk ederek Üsküdar'a taşındığını anlatıyor.

Hastalığı nüksedince tekrar semtine taşınmak istiyor ve öyle de yapıyor. Soluğu Nefes Saatçisi Nureddin Efendi'nin yanında alıyor. Onunla hasbihal ediyor, onun yanında Allah'a yakın hissediyor kendisini. Ona hikayesini anlatıyor ve hikayesini dinliyor.

Öyle bir semtte yaşıyor ki, bu semtte daha önce yaşayıp sonra yeniden geri dönenlere soru sorulmuyor. Çünkü kimse yaraları deşmeye cesaret edemiyor.

Sonu da çok güzel bir şekilde bitiyor. 
Çok beğendim. Tavsiye ediyorum.


Yazarın cümleleri beni çok etkiledi. Bir kısmını paylaşmak istiyorum:

Bir düşüş yaşıyordum düşüş kelimesinin içinde dönüp duran bütün karanlık anlamlarla tanıştım bu süre içinde. Ya da başkalarının düşüş hikayelerini pek iyi bilmediğimden böyle geliyor. Neticede insan düşüyorsa, yeryüzünün en sarsıcı düşüşünü kendisi yaşıyordur.

Kurduğu cümlelere hayran kaldım, bakınız: 

Etrafımdaki beyazlı yeşilli gölgelere, telaşlı koşuşturmalara, umutsuz gözlere, bitmek bilmeyen ağrılara, saatler süren bekleyişlere, mütevekkil iç çekişlere, fırsat kollayan öfkelere, sahte teselli cümlelerine, terk edilmiş ağlayışlara, karmaşık raporlara, okunaksız yazılara, tahlil raporları endişelerine, sabırsız kuyruklara çarpa çarpa aşağı indim.

Ölümün bizim dünyamızda kısaca özeti:

Ölümü ilk kez yol kenarında yatan bir köpeğin üzerinde gördüm. İnsanlar yanından geçerken şöyle bir bakıp sonra da yollarına devam ediyorlardı. Ben uzun süre süre orada kalma ihtiyacı hissettim. Bu yüzden ölüm "bir süre iç çekip sonra da görmemiş gibi" davranmaktır benim dünyamda.

İnanan kimse için Rabbine konuşmaktan başka rahat yoktur.

Cümle sanatı: 

Mevsim, yazdan sonbahara dönmek konusunda kararsızlık yaşıyordu ve ağlama mı duyunca ölgün bakışlı bir sonbaharda karar kıldı. Meraklı siyah bulutlar, böylesine hıçkırıklarla kimin ağladığını görmek için şehrin üzerine çullandılar. Dışarıda yağmur yağıyordu. Açık pencereden içeriye kafasını uzatan damlaları izledim bir süre. Az önce sokağı dolduran insan konuşmaları yerini aceleci adımlara bıraktı.

Atlıkarıncaya bende hayranım. Hatta Lunapark deyince aklıma ilk atlıkarıncalar gelir. Sadece atlıkarıncalara binmek isterim. Nasıl da güzel anlatmış yazar:
Atlıkarınca bu dünyada icat edilmiş bir şey değil. Mistik bir şey. İnsanlar bir gün hazır buldular. Kimin yaptığını kimseler bilmiyor. İnsanlar bir gün koca bir meydanda atlıkarıncayı buldular ve çocukların dışında kimse binmeye cesaret edemedi. Çocuklar yorulmayan atlara, süslü arabalara binerek kısa süreliğine de olsa başka bir dünyaya gidiyorlar. Gidip, görüp ama kimselere anlatamadıkları bir dünyaya... 


Tam olarak benim düşüncelerim: 

Hayatım boyunca kendimle ilgili olarak uzun açıklamalara girmekten kaçındım. Yani duygularımı bütün açıklığıyla uzun uzun anlatmadım kimseye. Bunu yapmak doğru muydu bilemiyorum ama bu böyle sürdü. İstedim ki bana bu kadar yakın olan insanlar birkaç kelimeyle, birkaç cümleyle, bir bakışla, bir nefes alışımla anlasınlar neler olup bittiğini. Çünkü ben böyle anlayabiliyorum. Eğer sahiden birinin yakınında duruyorsam, bu kadarla da olsa farkına varabiliyorum olup bitenlerin. Yakınlarında olmanın hakkını veriyorum ve bunu onlardan da bekliyorum.


Sevgili yüzündeki solgunluğu, içinden geçen bir mutsuzluk esintisini, ellerinle fazladan oynayışını, gözünü fazladan kaçırışını, saçlarınla fazladan oynayışını, gözlerini fazladan kırpıştırmanı bile fark eder. Sevgilinin baktığı bir yüz her şeyi açığa vuran bir aynadır. Aşık olmak bir yüze aşina olmaktır.

Benim en etkilediğim cümlelerden biriydi:

Evlat, insanlar hakkında Allah'a uy,Allah hakkında insanlara uyma!

Ölümü unutan nefsimize hitaben:
Ölüm hep yanıbaşımızda değil mi? Bizim aklımızdan atmamız ölümü uzaklaştırmıyor. Biz kendimizi ölüme uzaklaştırınca ölüm de bize uzaklaşıyor sanıyoruz ama nafile. Ölüm bir adım ötede zaten.

Bu cümleler de bana ilaç gibi geldi;

..Allah sevdiği kula azap etmez ona sıkıntı verir ve sabrettirir.

..Aması maması yok. Dünya hüzün yeridir. Gariplerin sıkıntısı bitmez. Peygamber mesleği de böyledir. Hüzne bakar her yanı.

Sevgilerimle



18 comments

  1. Tarık Tufan ve arkadaşlarını yıllar yıllar önce yaptıkları "Meksika Sınırı" programında tanımış ve sevmiştim. Dünya görüşümüz farklı olsa da o programdan aldığım keyfi hala hatırlarım. 3 arkadaş kitap, film, hayat hakkında ne güzel, ne keyifli bir sohbet yapıyorlardı.

    Sonrasında senaryosunu Tufan'ın yazdığı bir film izledim. Belki duymuşsundur "Uzak İhtimal" Farklı bir filmdi. Şimdi de sayende kitabı hakkında bilgi sahibi oldum.
    Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Filmi bilmiyordum, bakayım o halde. Önerin için teşekkür ederim canım :)
      Sevgiler :)

      Sil
  2. Çok güzeldi kitapta ki alıntılar o kadar anlamlı satırlar sözler olmuş ki insanın içine dokunuyor gerçekten Tarık Tufan sevdiklerim dendir ...Emeğine sağlık sevgiler

    YanıtlaSil
  3. Ne guzel bir anlatim tes.ler .. sayfani takipte kalacagim ben de blokta yeniyim goz atarsan bloguma sevinirim dikkatini cekebilir belki hoscakalin

    YanıtlaSil
  4. Senin sayende bu yazarları tanıyoruz. Kitap güzele benziyor ayrıca: Evlat, insanlar hakkında Allah'a uy,Allah hakkında insanlara uyma!
    çok güzel bir sözmüş

    YanıtlaSil
  5. yazarı bilmiyorum ama alıntılar harika, paylaştığın için teşekkürler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tavsiye ederim Tarık Tufan güzel yazar :)
      Ben teşekkür ederim :)

      Sil
  6. dergilerde okuyom da evet okuycam ben de kitaplarını işallah. bu iyi diyosun bakalım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet çok iyi :)
      Sevdim :)
      Okursan mutlu olurum kii :)

      Sil
  7. konusu baya güzelmiş. bir türlü başlayamadım Tarık Tufan okumaya. meraklardayım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vaktin olursa muhakkak oku. Güzel yazıyor bence :)

      Sil
  8. harikadır Tarık Tufan. benim de tanışma kitabımdı Hayal Meyal. hatta blogda bi süre nickim de o ydu. çok severim :) tüm kitaplarını oku bence :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okumayı istiyorum bende. "Bir adam girdi şehre koşarak" kitabını aldım birde. Yavaş yavaş hepsini okumayı düşünüyorum İnşallah :)

      Sil

Fikirlerinizi önemsiyorum,
Lütfen benimle düşüncelerinizi paylaşın :)